17 Mart 2013 Pazar

Ayrılmayan Yolların Formülünü Buldum mu Acaba?

   Yıllardır çok insan gelip geçti hayatımdan, bir kısmının hiç yanımdan eksilmeyeceğini düşünerek, buna inanarak geçirdim hatta ömrümü... Sonraları gördüm ki, kalıcılık diye bir şey insan ilişkilerinde pek de göründüğü gibi mümkün değilmiş. Bitmez denen her şey, bir gün en nihayetinde bitmeye mahkummuş...

   Çok büyük güven aşamaları kat ederek hayatımıza aldığımız onlarca insanın gidişiyle yaşanan yıkımlar, bir sonraki bağlar için ders olması gerekirken, aslında daha çok güvenmeye ve sonunda da daha büyük hayal kırıklığına yol açmaktan başka bir şeye sebep olmuyormuş. Her bir hayal kırıklığı da, daha büyük bir acı içerirken, aslında daha da büyük olacak bir sonraki acıya hazırlıyormuş bünyeyi.
   Geçtiğimiz günlerde çok çok kıymet vermiş olduğum bir insanı anarken farkına vardım bazı değişimlerin ve hayal kırıklıklarının. Sanki her an yanımda olacakmış gibi ona güvenmiş olduğum anlar, yanında huzuru bulduğum tüm anlar, kavga edip bağırıştıktan sonra yine birbirimize sarılıp ağlayışımız... Hepsi tarihe karışmış artık ne yazık ki... 9 sene süren dostluktan geriye ne kaldı diye sormaya korkuyorum bazen, anılar dışında cevap alamazsam diye... Hayatımda bir dönüş noktasını yaşamaya başladığım andan itibaren yavaş yavaş elimden yittiğini gördüğüm dostluk, ikinci bir dönüş noktasıyla paramparça oldu. Her bir görüştüğümüz günde ise ağızlardan çıkan, bazen de çıkmayan sözlerle daha yıkılıyor. Bunca yıllık sınırsız dürüstlüğe alışan dostluğun bünyesinin yapamadığı tek şey ise, bu yıkımı dillendirmek...

   İnsan böyle hayal kırıklıklarıyla beynini besledikçe, daha kötü ne olabilir diye düşünmeye başlıyor elbette... İnsanlardan soğuma, güvenememe, güvendiğinde de kartlar %100 açık oynayarak daha savunmasız hale gelmek gibi yan etkiler görülüyor bende genelde. Başkalarında ne şekilde ortaya çıkar yan etkiler, bilemiyorum. İşin açıkçası, bilmek istediğimden de şüpheliyim, çünkü bu tekrar güven temelli bir ilişki kurmaya dayanıyor. Bu nedenle insanların bana güvenmesinden korkuyorum, eşit derecede güvenemezsem onlara, bu kez beni güvenilmez olmakla suçlayacakları korkusu var çünkü içimde.
 
   Gelelim ayrılmayan yolların formülüne, değil mi? Bütün bu yazıyı okuyup hala buna inanıyorsanız, tebrikler, iflah olmaz bir iyimsersiniz demektir. Bir formül söylemek gerekirse, illa ki yollar ayrılmasın diyorsanız ve bunun için gerekli fedakarlığı göze alıyorsanız (sabır, alttan alma vb.), en önemlisi mesafe olmasın arada çok, atalarımıza güvenin biraz, gözden ırak olan belki 2-3 yılda hala gönülde olur ama, bir yerden sonra ıraklaşıyor gönül de... Dürüstlük bir de, anlatılarınız belki bazen eksik olabilir (gereksiz şeyleri atlamak tabi bu) ama yalan olmasın... Nasılsın sorusuna bile iyi olmadığınız halde iyiyim demek öyle yıpratıcı ki, ister istemez ilişkinin temellerinde ufak şiddette bir deprem yaratır... Benim inandığım formüller bunlar. Sizin de varsa böyle bir formülünüz, bence dediğimi yapıp, yaptığımı yapmayın ve kendinize saklayın :)

12 Mart 2013 Salı

Bir Başka İstanbul

Oturdum başka bir İstanbul düşündüm
Daha çok sen olan daha bir seninle
Yeşili daha yeşil, mavisi daha mavi
O, herşeyi daha güzel yapan ellerinle

Sildim bütün yıldızları gökyüzünden
Yerine gözlerini koydum, gözlerini
Serdim saçlarını üstüne İstanbul’un
Dudaklarının rengine boyadım heryerini

Şimdi İstanbul aydınlık, öyle pırıl pırıl
Estirdiğim senin kokundur denizlerden
Senin güzelliğinle süsledim bahçeleri

Seni İstanbul yaptım, İstanbul’u sen
Her sokağına şiirini yazdım satır satır
Şimdi bütün semtleri bu şehrin seni anlatır...



Ümit Yaşar OĞUZCAN