14 Şubat 2013 Perşembe

En Nahoş Sözcük: Hoşçakal

   Veda konuşmaları ömrüm boyunca en zorlandığım konuşmalar olmuştur, genelde gözyaşlarımı bu anlarda tutamamakla ünlüyümdür hatta. Alıştım mı bir insana, bastım mı bağrıma bir kere, dilim damağım yapışır birbirine, geveze çenem açılmayı bilmez, kilitlenir kalırım o anlarda.
   Bu hafta tam da bu yüzden sancılıydı benim için. Hepi topu bir hafta benim evimde yaşayan bir turist kızcağızla olan sohbetimiz öylesine güzel, içten ve samimiydi ki, kendisini havaalanına yolcu ederken, hatta bundan bahsederken bile gözlerim dolu doluydu. “Hoşçakal” diyemedim ona birçokları gibi çevremdeki. Sonra canım ciğerim dediğim bir abimi Mısır’a yolcu ettim, arkasından el salladım. Gözlerim doldu, ağlamadım, görüşeceğimize olan yüksek bir inançla gönderdim onu da. Ama bir veda vardı ki, hayatımda bir sayfayı kapattım o veda ile, tertemiz, huzurlu bir “Hoşçakal”dı bu. Biraz öfke, biraz kırgınlık vardı içerisinde anıların hatrına, ama gitmek lazım bazen, veyahut gitmeyi seçeni tamamen özgür kılmak kendimizden. Ben özgür kıldım o ruhu benimkinden, gitmesini istedim benden uzaklara, zaten sahip olmak istediği bensizliği ona hediye ettim.
   Şimdi aklımda bu vedaya uygun bir Nazım şiiri var:

SEN

En güzel günlerimin
Üç mel’un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
En güzel günlerimin bu üç mel’un adamını
Yer yer tırnaklarımla kazıdım
Hatıralarımın camını...

En güzel günlerimin
Üç mel’un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
Biri ötekisi.
Düşmanımdır ikisi...
Sana gelince
Yazıyorsun,
Okuyorum.
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
İnsanın

Bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!
Ne kadar
Beraber geçmiş günlerimiz var;
Senin
Ve benim
En güzel günlerimiz...
Kalbimin kanıyla götüreceğim
Ebediyete
Ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
Kendi oğluyla yatan,
Kızlarının körpe etini satan
Bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
Günde on kaat,
Bir çift rugan pabuç,
Sıcak bir döşek
Ve üç yüz papellik rahat
İçin...

En güzel günlerimin
Üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
Biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...

Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüs’sün...
Ne ben sana kızarım
Ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
Düşman bile değiliz..

NAZIM HİKMET