28 Temmuz 2010 Çarşamba

Dostum Ol


Gel yanıma, gül benimle arkadaş...
Bir sıcak gülüşe hasret gönlüm...
Sen dindir o özlemini yüreğimin,
Beraber gülelim,
Gel arkadaş.

Sarıl bana, bağrına bas arkadaş...
Ana-baba sevgisi ister ruhum...
Sen göster o sevgiyi bana,
Gel, kollarına al beni,
Sarıl arkadaş.

Ağla benimle, acımı dindir arkadaş...
Herkes güler derdime...
Sen benim yanımda ol,
Beni anla;
Ağlayalım arkadaş.

Dinle beni, bazen sadece dinle arkadaş...
Kimse dinlemedi beni, benden başka...
İhtiyacı var sesimin duyulmaya;
Sen duy beni,
Dinle arkadaş.

Paylaş benimle her şeyini arkadaş...
Korkma incitmem dertlerinle seni...
Ya seninle ağlarım, ya seninle gülerim;
Başka ihtimalim yok benim...
Sen sadece benim
Dostum ol arkadaş.

31.03.2006

15 Temmuz 2010 Perşembe

Dağ Rüzgarı


Kaderde senden ayrı düşmek de varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim…
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git, gidebildiğin yere git, diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış,
Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış,
Bilmiyordum.

Yine de dayanmaya çalışıyorum işte.
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse,
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum.
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Her şeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur

Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır,
Bitmiyorsun.
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin,
İnceliğin ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefes de benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok.

                                                                                  -Ümit Yaşar OĞUZCAN-


Lise yıllarıma damgasını vurduğunu düşündüğüm şiir olur kendileri... Sonradan farkettim ki meğerse bütün ömrüm o dağ rüzgarını aramakla geçecekmiş... O yüzden daha da önemlidir artık kendileri.

Gelecek Sevgiliye Mektup


Sevgili gelecekte gelecek sevgilim, sana bu mektubu yazıyorum çünkü geldiğinde anlatacak gücüm olmayabilir.
Yaşam yolculuğumun çok renkli geçtiğini söyleyebilirim. Renkli dediğimde aklına hemen kırmızı, sarı, mavi, yeşil gibi canlı renkler gelmesin. Onlar da oldu elbette ancak siyah, gri, beyaz ve lila en büyük yeri işgal ediyorlar.
Dışarıda bin bir çeşit hayat var. Benimki de, sıradan olmayanların arasında sayılabilir. Aslında hepimiz seçimlerimizin sonuçlarını yaşıyoruz, yani çoğu zaman! Seçtiklerim ve deneyimlerimden ortaya çıkan benle, halimden memnunum. Daha iyisini de yapabilirdim mutlaka, şimdiki aklım olsaydı ama bazı kadersel döngülere karşı çıkmak mümkün değil.
Hızlı koşan çabuk yorulur. Ben de, neden bilmiyorum ama kısa vakitlere çok şey sığdırmışım. Bilgisayardaki “zip” dosyaları gibiyim. Tıklayınca içimden yüzlerce klasör fırlıyor. Sonuç itibariyle yorgunum!
Geldiğinde bir enkaz bulmayacaksın ancak biraz tadilat istediğim kesin. Temelim sağlam fakat duvarlarımda çatlaklar var. Güzel bir boya badana paklar beni. Kalbimin kapısını çıkarken kapatmayanlar yüzünden, fırtına ve yağmurda içeriye su girdi. Ne kadar dirensem de, parkelerin kabarmasına engel olamadım. O yüzden zarafetimi yitirmiş olacağım. Biraz zımpara ve cilayla çözülemeyecek gibi değil, merak etme!
Gözlerimin kenarında inatçı çizgiler var. Onlar için yapılacak bir şey yok, duracaklar! Zaten dursunlar, şu tatlı-ekşi yaşamımın tek şahidi onlar. Ayrıca, çizgilerime baktıkça daha çok seviyorum geçmişimi, tecrübelerimi ve sevdiklerimi.
Pişmanlık odamı uzun zaman önce boşalttım. Orası hep boş kalacak çünkü bütün yaşadıklarım, şimdi beni ben yapanlar. Onlar olmadan bu kadar farkında olamazdım. Hayatımdaki her olaydan dersler çıkarırım ve hepsinin bana başka bir olguyu öğretmek, beni büyütmek için geldiğini bilirim. O yüzden pişman olacağım şeyleri yapmam, yaptıysam da boşuna vicdanımla savaşmam.
İnançlarım, beni ayakta tutan temelimdir. Büyük bir deprem görmezlerse, kolay kolay yıkılmazlar. Aşka olan inancım yüksektir örneğin ama ilişkiler için aynı şeyi söyleyemem. İnsanların kalleş olabileceği, sırtımdan vurabileceği ihtimalini cebimde tutarım.
İşin özü, bu mektubu sana şunun için yazıyorum; yorgunum! Üstümde yılların tozu, kiri var. Senden sihirli bir değnekle dokunup, beni baştan yaratmanı beklemiyorum. Zaten bunu istemem de, aynı yolları bir daha yürüyecek gücüm yok. Senden tek beklediğim, eline kovayla bezi alıp, şu tozu silecek kadar cesaretli olman. Üstelik buna değeceğini göreceksin çünkü üstü kirlenmiş olsa da, bu bina zümrüt ve altınla yapıldı. Güneşi gördüğünde parlayacaktır. Dilerim çabuk gelirsin, daha önemlisi umarım gelirsin…

                                                                                                       -İsimsiz-