30 Ekim 2010 Cumartesi

denemesel bi iç döküm...

Gece saat 02:30 ve ben yarın işe gidecek olmama rağmen halen uyanığım. Uykunun esamesi okunmuyor şu halde hatta... İstiyorum ki tek seçeneğim kalsın bana hayatımda: ölmek.
Ne zamandır bu kadar bezginim hayattan bilemiyorum... Duygularım,biricik gururum, düşüncelerim, korkularım, endişelerim, kıymetlilerim, yazdıklarım, yazamadıklarım, çizdiklerim, kararlarım, kararsızlıklarım arasında öyle bir durum oluşmuş ki herhangi bir tanesine gelen en ufacık bir taşla hepsi birden çöküyor: "SYSTEM FAILURE" modu yani. O çok kıymetli taşı da gururuma yedim bu kez "Öldür beni Allahım" diyecek kadar ağır gelecek bir şekilde.
Gitmek istiyordum, istiyorum da buradan fakat kendi istediğim zamanda ve şartlarda... Kesinlikle böyle değildi aklımdaki, güzel bir miktar para biriktirip canımla, gamzemle eve çıkıp mutlu mesut yaşayacaktım. İşim olacaktı güzel bir tane, zevk aldığım, yorulsam da umurumda olmayacaktı. Güzel, sakin, eğlenceli bir ev hayatım olacaktı.. Gelenime, gidenime, arkadaşlarımla buluşmama laf edecek insan olmayacaktı ve ben o özgürlüğümle mutlu olacaktım. Sıkıntı çeksem de yüzüm gülecekti.

Oysa şimdi ne durumdayım... Zayıf, yılmış, bıkkın, üzgün ve en önemlisi ölmek isteyen... Ağzımdan dökülen "Allahım al canımı, kurtar beni, koy beni babamın yanına" cümlesine benden çok şaşan olabilir mi ki? Olamaz çünkü çevremdeki herkes bu konudan ne kadar kaçındığımı bilir veya kaçındığım böyle bir konu olduğunu bile bilmez belki. Zor oldu konuşmak her zaman veya rüyalarımda görmek sırf ölümü veya onun ölümünü... Şimdi ise o korktuğum, sevmediğim, kaçmak istediğim ölümün pençesinin gelip beni bulmasını istiyorum... Yok, hakikaten ne kendime ne de bunları bana yaşatanlara diyebilecek bir sözüm yok.